Lübnan ateşkesi hakkında bildiklerimiz: Hizbullah güçlerinin yerini Lübnan ordusu mu alıyor?

“`html

T24 Dış Haberler

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden, önceki gece İsrail ile Lübnanlı militan grup Hizbullah arasında uzun süredir devam eden çatışmaların sonlanmasına yönelik bir ateşkes anlaşmasının sağlandığını duyurdu. Bu ateşkes, Türkiye saati ile 05.00’te yürürlüğe girdi.

ABD ve Fransa tarafından yapılan resmi açıklamada, anlaşmanın Lübnan’daki çatışmaları durduracağı ve “İsrail’i Hizbullah ile diğer terör örgütlerinin tehditlerinden koruyacağı” vurgulandı.

TIKLAYIN | İsrail ile Lübnan arasında varılan ateşkes antlaşması resmileşti

Biden, Lübnan ve İsrail hükümetleri arasında varılan ateşkesin yerel saatle 04.00’te yürülüğe gireceğini belirtti. Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin 60 gün içinde Lübnan’ın güney sınırına yerleşerek bölgeyi kontrol altına alacağını ifade etti.

Ateşkes anlaşmasının, Hizbullah unsurlarının bu bölgeden silahsızlandırılarak Litani Nehri’nin kuzeyine aktarılmasını öngördüğünü aktaran Biden, bu süreçte İsrail askerlerinin de bölgeden kademeli olarak çekileceğini dile getirdi.

Ateşkesin kalıcı olması hedefleniyor

Joe Biden, gazetecilere yaptığı açıklamada bu anlaşmanın “kalıcı bir ateşkes” olarak planlandığını ifade etti.

Ateşkes şartlarına göre, Hizbullah, 60 gün süresince militanlarını ve silahlarını, Lübnan ile İsrail arasındaki gayri resmi sınır olan Mavi Hat ile Litani Nehri arasında kalan bölgeden çıkaracak.

Üst düzey bir ABD’li yetkiliye göre; Hizbullah militanlarının yerini Lübnan ordusu alacak. Lübnan ordusunun, Hizbullah’a ait silahlar ve altyapının kaldırıldığından emin olacağı belirtildi.

ABD Başkanı Biden, aynı süre zarfında İsrail’in geri kalan güçleri ve sivilleri de yavaş yavaş bölgeden çekeceğini ve sınırdaki sivillerin evlerine dönüşlerine imkan sağlanacağını açıkladı.

5 bin Lübnan askeri Hizbullah’ın yerini alacak

ABD’li bir yetkili, Lübnan ordusunun anlaşma gereği güney bölgesine 5 bin asker göndermeyi planladığını belirtti.

Ancak, bu askerlerin ateşkesi uygulama konusundaki görevleri ve gerektiğinde Hizbullah ile çatışma durumunda olup olmayacaklarına dair belirsizlikler mevcut. Bu durum, mezhepsel bölünmelerin mevcut olduğu Lübnan’da gerilimi artırma potansiyeline işaret ediyor.

Lübnan ordusu, anlaşma kapsamındaki sorumluluklarını yerine getirmek için gerekli kaynakların yetersiz olduğunu, fakat bazı uluslararası müttefiklerinden destek almanın bu durumu hafifletebileceğini belirtti.

Birçok Batılı yetkili ise Hizbullah’ın zayıfladığını ve Lübnan hükümetinin ülkenin tüm bölgeleri üzerinde kontrol sağlamasının vaktinin geldiğini ifade etmekte.

Ateşkesin denetimini kim sağlayacak?

Anlaşma, büyük oranda 2006 yılında İsrail ile Hizbullah arasında imzalanan 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına dayanmaktadır.

Bu karar çerçevesinde, Litani Nehri’nin güneyinde Lübnan devletinin ve BM Barış Gücü (UNIFIL) dışında herhangi bir silahlı personel veya silah bulundurulmaması gerekmektedir.

Her iki taraf da kararın ihlali konusunda karşılıklı iddialarda bulunmakta. İsrail, Hizbullah’ın bölgede geniş bir altyapı inşa etmesine göz yumulduğunu savunurken, Lübnan ise İsrail’in topraklarındaki askeri uçuşlarının ihlaller arasında bulunduğunu öne sürüyor.

Üst düzey bir ABD yetkilisi, bu defa Amerikan ve Fransız güçlerinin ihlalleri izlemekle görevli olan UNIFIL ile birlikte Lübnan ve İsrail’den oluşacak üçlü mekanizmalara katılacağını bildirdi. Bu bağlamda, “Bölgede Amerikan askerleri olmayacak, ancak Lübnan Silahlı Kuvvetlerine askeri destek sağlanacak ve bu destek genelde Lübnan ordusu ile koordinasyon içerisinde yürütülecek” ifadelerini kullandı.

İsrail, ihlallere yanıt verme hakkına sahip olduğunu öne sürüyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkesinin Lübnan’daki eylemlerinin “ABD’nin tam bilgisiyle” “tam askeri hareket özgürlüğü” çerçevesinde gerçekleşeceğini belirtti.

Netanyahu, “Hizbullah anlaşmayı ihlal ederse ve tekrar silahlanmaya yönelirse, saldırı yaparız. Terörist altyapıyı yeniden inşa etmeye kalkarlarsa, yine saldırırız. Eğer bir roket fırlatırlarsa veya tünel kazarlarsa, tedbir alırız” şeklinde konuştu.

Biden, gazetecilere yaptığı açıklamada Netanyahu’nun görüşünü desteklediğini belirtirken, “Eğer Hizbullah ya da başka bir grup bu anlaşmayı ihlal ederse ve İsrail’e bir tehdit oluşturursa, İsrail uluslararası hukuk çerçevesinde meşru müdafaa hakkını saklı tutar”

İsrail’in karşılık verme hakkı talebinin, Lübnan tarafından kabul edilmediği ve dolayısıyla ateşkes anlaşmasının bir parçası olarak görülmediği düşünülmekte. Basında yer alan bazı bilgilere göre, bu sorunun aşılması adına ABD’nin İsrail’in hareket serbestisini destekleyen bir açıklama yapacağı öne sürülüyor.

Ateşkes yürürlüğe girmeden saldırılar devam etti

İsrail ordusu, İsrail ile Lübnan arasında varılan ateşkes antlaşması yürürlüğe girmeden önce, Beyrut başta olmak üzere çeşitli bölgelere yönelik saldırılarına devam etti.

Lübnan resmi haber ajansı NNA, İsrail’nin Beyrut’un güneyine hava saldırıları düzenlediğini bildirirken, yerel basında da ateşkesin yürürlüğe girdiği ana kadar İsrail ordusunun ülkenin güney ve doğusuna saldırılar düzenlemeye devam etiği kaydedildi.

Antlaşmanın yürürlüğe girmesi ile Beyrut’un Dahiye bölgesinde kutlamalar yapılarak ateş açıldığı ve İsrail saldırıları nedeniyle yerinden edilen Lübnanlıların güneye hareket ettiği bildirildi.

Ayrıca, İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, sosyal medyadan paylaşımlarda bulunarak güney Lübnan halkına uyarılarda bulundu.

Adraee, “Ateşkes antlaşması resmen yürürlüğe girmiştir ve şartlar gereği İsrail ordusu Güney Lübnan’daki mevcudiyetine devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusunun konuşlandığı bölgelere yaklaşılmaması gerektiği uyarısında bulunarak, bölgedeki halkın güvenliği adına hareket etmemeleri gerektiğini belirtti.

Joe Biden’ın Lübnan ve İsrail hükümetlerinin onayı sonsrasında duyurduğu ateşkes antlaşması, yerel saatle 04.00’te (Türkiye saati ile 05.00’te) resmiyet kazanmıştı.

 

“`